Hadi kendimizi öldürelim!

    Kendimi öldürüyorum bugün ancak bu ölüm fiziksel birşey değil.

    Beni mutsuz eden, yaşam kalitemi düşüren tüm korkularımı, heyecanlarımı öldürüyorum. Onlar da benim bir parçam ancak onları istemiyorum artık.

    No Comments Categories: Psikoloji

    Gerçek Sevgi Nedir?

    Uzunca bir süredir çözümlemeye çalıştığım bir konuydu sevgi, sevmek ve gerçek sevgi. Bir insanı sevmekten bahsediyorum. Bir insanı sevmek ne demektir? Ne yaparsam sevmiş olurum, ne yapmazsam sevgime ihanet etmemiş olurum vb. bir çok soru vardı aklımda.

    Dün gece hayatımdan çıkmayı tercih etmiş bir insanın ardından içimde bir öfke, nefret hissettiğimi fark ettiğimde tekrar düşünme gereği hissettim. Ben nefret mi ediyordum gerçekten? Üstelik bir kaç hafta öncesine kadar çok sevdiğimi söylediğim birinden şu anda nefret mi ediyordum, öfkeli miydim?

    Kendimi dinlemeden önce uzunca bir süre hislerimi kağıda döktüm, ne sebep olmuştu seviyorum dediğim insana öfke duymama veya nefret hissetmeme sebep olan. Bu hisler gerçek miydi? Gerçek olan ben hala seviyordum. Öfke veya nefretim beklentimin karşılanmamış olduğunu hissetmemden kaynaklanıyordu. Yanımda yoktu ve ben onun yanımda olmasını istiyordum. Bencilce bir istek mi? Evet.

    Ben O’nun benim yanımda olmasını istiyorum. Çünkü O’nu “seviyorum” Peki O benim yanımda mutlu mu? Kendini benim yanımda huzurlu, mutlu hissediyor mu? En önemlisi istiyor mu? Seviyorum dediğim insanın huzursuz, mutsuz ve istemediği bir yerde olmadığı için O’na kızmam, öfkelenmem doğru mu? Doğru nedir ayrı bir konu, bunu ayrı bir yazıda tekrar tartışırız.

    Gerçek Sevgi’nin sevdiğinizi olduğu gibi kabul etmek olduğuna inanıyorum. Sevdiğin kişiyi olduğu gibi kabul etmek O’nun seninle olmak istemediğini de kabul etmeyi gerektirdiğini görmem uzun sürmedi. O, kendini gerçekleştirebilmeliydi, ben de O’nun olmadığı bir insanı oynamasını, beni mutlu etmek için kendi mutluluğundan vazgeçmemesi gerektiğini bilmem önemliydi.

    Şu an nefretim, öfkem geçti. O’nu seviyorum. Yanımda olmamayı seçmiş olsa da seviyorum. Bununla birlikte kendimi de seviyorum ve benimle olmamayı seçen ve bununla huzurlu olan biri yerine benimle olmayı seçen ve bu seçiminden dolayı mutsuz olmayacak birileri ile hayatıma devam etmeliyim.

    Gerçek sevgi, sevdiğiniz için bir şeylerden vazgeçebilmeyi bilmektir. Bu tam bir tanım değil, gerçek sevgi sadece bu cümle ile tanımlanamaz ama şu an içinde bulunduğum durumda benim için en iyi tanım bu. Kendi en iyi tanımınızı yorumlara ekleyebilirsiniz.

    Sevgi ile kalın…

    No Comments Categories: Psikoloji

    Ağlayabilmeli insan!

    Bugün farkettim ki insanın en büyük özgürlüğü ihtiyacı olduğunda ağlayabilmek. Eğer ne için ağlayacağınıza karar veremez durumda kalıyorsanız bu durum en acısı. Bir tarafınız bağıra bağıra ağlamak isterken, diğer yanınız ağlayalım da neye? diye soruyor.

    Boğulma, sıkışma hisleri yaşanıyor. Tansiyon 19’a vuruyor. Kendini şirket doktorunun yanında ağzına dil altı hap verilmiş halde buluyorsun.

    Kararını veriyorsun, bu dünya bana göre değil. Artık demir alma vakti gelmiştir. Ancak bir anda kredi borçların, çocuklarının eğitimi vs. gelir ve “yaşamaya mecbursun” şarkısı çalmaya başlar.

    No Comments Categories: Psikoloji

    Aldatıltım! Şimdi ne yapacağım?

    Aldatılmak, insanın duygusal dünyasında derin izler bırakan bir deneyimdir. Aldatılan bir adamın bu travmayı atlatması ve hayata küsmek yerine olumlu bir şekilde ilerlemesi için bazı adımlar izlenebilir. Sürecin çok acı verici olduğunun farkındayım. Kendini suçlama, suçu kendinde arama gibi düşüncelere kapılmanın doğal olduğunu bilin. Aldatılmak kimsenin hakedeceği bir davranış değildir. Terk edilmek ile aldatılmak arasında büyük bir fark vardır. Aldatan kişi, eğer büyük bir pişmanlık ve samimi bir özür gelmediyse, affedilmemelidir.

    Aldatılan bir insan neler hisseder? Neler yapabilir?

    Kabul Etme ve İçsel İnceleme:
    Aldatıldığını kabul etmek, iyileşme sürecinin ilk adımıdır. Bu, duygusal acıyı hafifletmeye yardımcı olabilir.

    Kendinizi sorgulayın: İlişkinizdeki sorunları ve aldatmanın nedenlerini anlamaya çalışın. Bu, gelecekteki ilişkilerinizde daha sağlıklı kararlar almanıza yardımcı olabilir.

    Duygusal Destek Arayışı:
    Yakın arkadaşlarınızla veya bir terapistle konuşun. Duygusal destek, travma sonrası iyileşme sürecinde önemlidir.
    Kendinizi yalnız hissettiğinizde, başkalarının deneyimlerini dinlemek ve paylaşmak rahatlatıcı olabilir.

    Kendinize Zaman Tanıma:
    Aldatıldıktan sonra hemen yeni bir ilişkiye atlamayın. İyileşmek için zaman ve alan gereklidir.

    Kendinize odaklanın: Kişisel gelişim, hobiler ve ilgi alanlarıyla meşgul olun.

    Özgüveni Artırma:
    Aldatılan kişiler genellikle özgüven kaybı yaşarlar. Kendinizi sevin ve değerli olduğunuzu hatırlayın.
    Kendinizi fiziksel olarak iyi hissetmek için spor yapın, sağlıklı beslenin ve kendinizi şımartın.

    İyi Bir Destek Ağı Oluşturma:
    Aile üyeleri, arkadaşlar ve terapistlerle iletişim kurun. Onlarla duygusal olarak bağlantı kurmak, iyileşme sürecini destekler.
    İnsanlarla iletişim kurmak, yalnız hissetmenizi önler ve duygusal yükünüzü hafifletir.

    Affetme ve İleriye Bakma:
    Affetmek, kendinizi özgürleştirmenin bir yoludur. Aldatma olayını affetmek, kendi iç huzurunuzu sağlayabilir. Burada o kadını, o adamı affedin, ilişkiye tekrar dönün demiyorum. Hala bu yönde bir isteğiniz olduğunu hissediyorsanız asla unutmayın: “Bir kez yapan tekrar yapar!” Bunun çok az istisnası vardır ve istisna durumunu şöyle anlayabilirsiniz: Öncelikle aldatma olayını kendisi itiraf etmiş olması, sizin yakalamanız durumunda zaten herkes pişmandır, olayın ortaya çıkma şeklinden bağımsız olarak bu konu hakkında konuşulabilmeli. Hiçbir aldatmanın bahanesi yoktur ama oluşma zemini konuşulabilmelidir. Tekrarlanmayacağı konusunda gerçekten ikna olabilmeniz, partnerinizi boğmamak için neler yapılması gerektiğini partneriniz ile konuşabilmelisimiz. Aldatılma travması yaşayan aldatılan kendini rahat hissedebilmeli, aldatan ise asla affedilmeyeceği hissine kapılmamalıdır. Burada çok ince bir çizgi var. Dikkatli olunması gerekiyor.


    Geleceğe odaklanın: Yeni hedefler belirleyin, hayatınızı yeniden inşa edin ve olumlu bir bakış açısı geliştirin.
    Aldatılan bir adamın hayata küsmek yerine bu adımları takip ederek kendini yeniden inşa etmesi mümkündür. Her birey farklıdır ve bu süreçte kendi hızınıza ve ihtiyaçlarınıza göre ilerleyin.

    Unutmayın ki zamanla, bu travmanın etkileri hafifleyecektir.

    No Comments Categories: Aldatılma, Psikoloji Tags: Etiketler: ,

    Geçmişi İyileştirmek

    Hepimiz, sıradan acılardan derin trajedilere kadar geçmişimizden yaralar taşıyoruz. Bunlardan bazılarını ortaya çıkarmak diğerlerinden daha kolay olacaktır ancak zor bir çocukluğun acılarını, dağınık bir ayrılık veya boşanmayı, ilişkilerde aldatma ve gerçek dışılıkları, duygusal, zihinsel ve hatta fiziksel veya cinsel travmayı (kendin veya sevdiklerin için) veya sevgilinin ölümünü içerebilir.

    Özellikle iki duygu, iyileşmeye ihtiyacın olduğu konusunda sana ipuçları verebilir: Utanç ve suçlama. Bu toksik duygular, geçmişteki olayları tarayarak mevcut ilişkilerini zehirleyebilir.

    Aslında, bunlar aynı dürtünün iki yüzüdür: Utanç, doğrudan kendimize yöneldiğimizde ve suçlama, başkalarının eylemlerini veya eylemsizliklerini dolaylı olarak kendimize yönelmek için kullandığımızın göstergesidir. Her iki durumda da, acı çeken bizleriz.

    İyileşme sürecinde, şu anda içinizde utanç ya da suçlama duygusu yaratan herhangi bir olaya ya da kişiye bakarak başlayabilirsin.

    Duygunun yerini tespit ettikten sonra, geçmiş deneyimlerini şimdiki benliğine zarar vermek adına nerede kullanıyor olabileceğini belirlemek için biraz zaman ayır. Kendine sor:

    • Geçmişteki veya şu anki ilişkimdeki hangi eylemler veya seçimler için kendimi yargılamaya devam ediyorum.
    • Kendimi düşük tutmak için geçmiş ilişkilerimdeki diğer insanların davranışlarını nerede kullanıyorum?

    Cevapların, mevcut koşullarında ilerlerken iyileşmesi gereken yaraları belirlemene yardımcı olabilir.

    İçsel bilgiyi keşfetmek ve kişisel iç yolculukları üzerinde çalışmak için çok zaman harcayan insanlar, geçmişlerinin büyük sorunlarının birçoğunu muhtemelen çoktan ele almış veya en azından tanımlamıştır. Ancak, tıpkı fiziksel yaralar gibi, duygusal bedenin manzarası da her zaman bir yara izi taşıyacaktır. Yakın ilişkilerin, iyileştiğini düşündüğün yaraları yeniden açma ve başka bir kişiyle daha derine indikçe, onların yeni ve beklenmedik şekillerde gösterme konusunda esrarengiz esrarengiz bir yeteneğe sahip olduğunu keşfedeceğiz.

    Örneğin, bazılarımız, o zamanlar hayatımızda olan yetişkinlerden ilgi veya şefkat eksikliği ile ilgili derin çocukluk yaralarına sahibiz. Çocukken gerçekte kim olduğumuzu görmediğimizde ya da istismara uğradıysak ya da istismara tanık olduysak, yaşadığımız duygular hayatımızın ilerleyen zamanlarında ortaya çıkmaya devam edebilir. Bilinçsizce, yetişkin olarak yakın ilişkilerimizde çocukken alamadığımız her şeyi (yeterli sevgi, yeterli ilgi) arayarak boşluklar olarak algıladığımız şeyleri doldurmaya çalışabiliriz. Elbette bizden başka kimse, bizi bu şekilde yerine getiremez veya düzeltemez. Bir ilişki, sorun üzerinde geçici bir sargı görebilir ancak neyin onarılması gerektiğinin farkına vardığında, yarayı kendin iyileştirebilirsin.

    No Comments Categories: Psikoloji

    Cennet’i Nasıl kaybettik?

    Eksik bilgimiz ile dünyayı olduğundan farklı bir yer olarak algılıyoruz. Bu dünyada iyi ve kötü yoktur, sadece gerçek ve yalanlar vardır. Yalanların ise cennette yeri yoktur. İnsanlar yalanların rüyasında aslında oldukları cenneti kaybediyorlar. Yalanların rüyasını görüyoruz. Bireysel ve kollektif olarak, insanlığın bütün rüyasını yalanlara dayanarak yaratıyoruz.

    No Comments Categories: Psikoloji

    Bağımlı olmak

    Pek çok insanın karıştırdığı iki kavram. Bağımlılık ve bağlılık. Bağlılık güzel ve etkin olarak kullanıldığında harika bir duygu olabilir ancak bağımlı olmak insana zarar veren bir kavram. Bağımlılık hele de bir insana karşı ise bağımlı olunan insan için de hayatın zehir olması anlamına gelebilir.

    Aslında bağımlılığın bir insana karşı olabileceğini düşünmüyorum. Bağımlılık ihtiyaçlarımıza göre belirlenen bir olgu. Eğer sevilmeye, birinin bizi sevmesine ihtiyacımız var ise bu durumda çevremizde bunu alabileceğimizi düşündüğümüz kişi veya kişilere bağımlılık geliştirebiliyoruz. Bu durumda bağımlılık Ahmet, Mehmet, Ayşe veya Fatma’ya değil; Ahmet’in bizi sevmesi, Ayşe’nin bizi sevmesi vb. durumda açıklanabilir oluyor.

    Bu yazı henüz tamamlanmadı.

    No Comments Categories: Bağımlılık, Psikoloji

    Merhaba!

    Bu ilk merhabanın ardından burada bir topluluk olabilmek ve herşeyi paylaşabilmek hayali ile başlıyoruz.

     

    No Comments Categories: Genel, Haberler